Yeni Yıl

25 Şubat 2013 Pazartesi



  Sevgili  http://biraydamasali.blogspot.com/ bloğunda paylaşmış. Hepimiz için ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek yok..

Orta yaşlı ve düzgün giyimli bir adam sessizce kafeye girerek köşedeki masaya oturur.
Garsona sipariş vermek için beklerken yan masadaki gençlerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark eder. Belli ki yakasına taktığı küçük pembe kurdele şeklindeki Rozetine gülmektedirler. Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam, yan masadakilerin bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak elini lacivert ceketinin yakasındaki rozete götürerek,

'Bu mu?' diye bakışanlara sorar.

Yan masadakiler yüksek sesle gülerek,

'Küçük güzel Pembe kurdeleniz lacivert ceketinize pek de yakışmış!' diyerek sırıtmaya devam ederler.

Orta yaşlı adam bu sözü söyleyen delikanlıya dönerek,

'Lütfen masama buyurun bunu tartışalım' der.

Biraz önce tüm sevimsizliğiyle sırıtan delikanlı sebebini anlamadığı bir utanma ve sıkıntı hissine kapılsa da gelip masaya oturur.

Adam anlaşılır ve yumuşak bir sesle,

'Bu Rozet tüm dünyada, içinde olduğumuz ayda, kadınların arasında meme kanseri bilincini yaygınlaştırmayı ifade ediyor.

Ben bu rozeti annemin adına takıyorum' der.

Bu açıklama karşısında başkalaşan delikanlı,

'Çok üzüldüm, anneniz meme kanserinden mi öldü' diye sorar.

'Hayır' diye cevap verir orta yaşlı adam ve devam eder:

'Annem sağ. Küçük bir çocukken kendimi yalnız hissettiğim korkulu anlarımda her zaman başımı saklayabileceğim ve huzur bulacağım yumuşak bir yuvadır annemin memeleri. Annemin sağlığı için dua ediyorum.

'Hımmm' diye kekeler delikanlı.

'Bu rozeti karım için takıyorum' diye devam eder orta yaşlı adam.

'Karınız da herhalde iyi' diye sorar delikanlı.

'Evet, evet' der adam

'Karım benim için aşk ve sevgi kaynağı olmuştur her zaman. 23 yıl önce sevgili kızımızı beslemiştir memesiyle. Karımın sağlığı için Allah'a şükrediyorum.'

'Sanırım kızınızın sağlığı için de takıyorsunuz?

'Hayır.... Kızımı bir ay önce meme kanseri nedeniyle kaybettik.

Yaşının çok genç olduğunu düşünerek ihmal etmiş memesinde fark ettiği kitleyi. Bu nedenle geç kaldık.'

Genç delikanlı, yüzündeki utangaç ve üzüntülü bir ifadeyle,

'Çok üzgünüm bayım. Özür dilerim' der...

Orta yaşlı adam 'Kızımın anısına öğünerek takıyorum Bu küçük pembe kurdeleyi. Bu sayede çevremdekileri de aydınlatabiliyorum. Şimdi evine git, karınla, kızınla, annenle konuş' deyip cebinden çıkardığı küçük pembe kurdele rozetini uzatırken, delikanlı öne eğilir ve takmama yardım edebilir misiniz?' diye mahçup mahçup sorar.

Bu öyküyü Türkiye Meme Vakfı'ndan Dr. Can Gürbüz gönderdi..

Öykünün altına bir de not düşmüş:

'Bir mumun, diğer mumu yakarak aydınlatmasıyla kaybedeceği hiçbir şey yoktur..'

Lütfen bu hikâyeyi yayarak diğer mumları da aydınlatın...




     Merhabalar herkese, güneşli bir haftaya daha başladık. Güzelliklerle sağlıkla, sevgiyle dolu dolu geçsin. 


      Mevsiminde alıp sakladığım taze bamya yemeğini  çok severiz. Bamya yemeği genelde çok sevilen bir yemek değilse de,  bol soğan sarımsak limon eşliğinde doğru pişirildiğinde aslında çok lezzetli bir yemeğe dönüşür.  

    Bunları yaz tatilimizde Ayvalık pazarından alıp derin dondurucuma saklamıştım. Saklarken bir havucu da küp doğrar hemen bamya paketinin üzerine koyup kaldırırım . Pişireceğim anda havuç evde olmayabiliyor, bu yüzden de benim için çok pratik oluyor.   





Tarifi:

Malzemeler:
1 kg. taze bamya( tepeleri külah biçiminde ayıklanmış)
1 adet kuru soğan
5 adet iri diş sarımsak
1 adet domates 
1 adet havuç (küp doğranmış)
1/2  limon suyu
1 yemek kaşığı biber ve domates salçası
 pul biber, tuz
3 yemek k.zeytinyağı

Hazırlanışı:

-Ayıklanan bamyalar bol limonla harmanlanıp kenarda bekletilir.

-Tencereye zeytinyağı, kıyılmış soğan ve sarımsak konur şeffaflaşana kadar kavrulur. (şayet kemikli tavuk etiyle pişirmek isterseniz bu esnada koyup biraz da onunla kavurmalısınız). 

- Kabuğu soyulmuş, doğranmış domates ve salçalar eklenerek tekrar bir kaç dakika daha kavrulur. bamyalar eklenir. üzerini geçmeyecek kadar sıcak su ilave edilir. artık karıştırılmaz.

- Limon suyu kontrol edilerek, ardından tuzu ve pul biberi de eklenir. kısık ateşte bamyalar hafif yumuşayana kadar pişirşilir. sıcak su gerektikçe ilave edilir.   



21 Şubat 2013 Perşembe



Bu gün aslında bir nevi boşnak günü sayılır. Buradaki herkes kendini boşnak olarak gören anne tarafından akrabalarımız. Kuzenler, yeğenler, ablalar, kızlarım  ve en büyüğümüz olarak canım anneciğim..Anneciğim biz poz verirken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu..Yedekli futbol takımı gibi de poz vermişiz..Takımın kaptanı olarak ben önde beyaz tişörtlü olan..
Görüldüğü gibi üç kuşak bir arada....hatta dört kuşak olarak Can var ama ortalıkta görünmüyor






       Kuzenimin kızı Yasemin'den bahsedeceğim size bugün.( Fotoğrafta ayakta sağdan üçüncü). Hafta sonu akraba gününde onlarda toplandık. Kendisini bu kadar güzel geliştiren çocuklarını da üstün gayretiyle güzel yerlere getirmeyi başaran bir insan..
      Neşeli, muzip, espirili ve bir o kadar da hamarat ..Hamarat kelimesi bence onun için kesinlikle yetersiz kalır. (Aslında diğerleri içinde bu kelimeyi kullanmam gerekir haksızlık etmeyeyim.)  Maşallah denemediği bilmediği yok, gördüğü elişini, yemeği hemen hooop en güzel haliyle yapar. Gittiği kurslarda o kadar güzel işler ortaya çıkarmış ki hepimiz hayran kaldık..Akraba günümüzdeki masasında da  yok yoktu..masaya sığdıramadı habire mutfaktan getiriyor masaya sıkıştırmaya çalışıyordu. Bunlar kızımın telefonla çekebildikleri..




 Mönüde olanlar:



















Kuru kayısı yahnisi
Çok az su ve tereyağla pişmiş, üzerine bol ceviz ve hindistan cevizi dökülmüş.



Perde pilavı ( bunun için özel bakır tenceresini bile almııışşş) ben de istiyorum o tenceredeeen..

Ne yazık ki foto çekmeyi yemek yemekten unutmuşuz. Tarifini buradan almış. foto da yaseminin yaptığı perde pilavına o kadar çok benzeyordu ki onun emeğine haksızlık olmasın diye  aynı adresten ben alıntıladım.


Fes şeklindeki tencerelerde pişirilen perde pilav, Siirt'in en şöhretli misafir yemeğiymiş.
 Daha fazla bilgi ve tarifi burada



Fava 
( ikram olarak götürmüştüm) tarifini yakında yayınlayacağım




                                   Tırtıl kurabiye ( laf aramızda fazla pembeleşmişler değil mi? hıh hıı hıh biraz gıcıklık edelim.




                                                     
                                                                  Dolaz, 
Höşmerim benzeri bir lezzet.. tadı muhteşemdi..tuzlu veya ballı olarak yeniyor, her ikisinden de tattık.

Tarifi:
 Malzeme:
1 kutu sıvı krema
1 su bard. süt
1 su bard. un
1 yumurta
bir fiske tuz
2 yemek kaşığı tereyağ
Yapılışı:
-Tereyağ hariç malzemeleri iyice karıştırıp çırpın.
Tavada yağı iyice kızdırın, karışımı içine ekleyip helva kavuırur gibi devamlı karıştırın.
Malzeme bulgur  görünümüne gelene kadar karıştırmaya devam edin.
Bu aşamada kaşıkla tadına bakın eğer ağıza yapışmıyorsa işlem tamam demektir. dilerseniz bal, pudra şekeri  gezdirin veya sade olarak yiyin.






                                                            Kurutulmuş domates mezesi




                                       Ev yapımı çemen ( tek kelimeyle nefisti) kokar falan demedik yedik, yedik, yedik.




                                                           Cevizli üzümlü Pekmez tatlısı ya da Paluze



                                                           Zeytinyağlı kereviz
                                                   




                                                          Masaya saldırılar başlamış..



                                                       
                                          Kuru patlıcan biber dolması
            



                                                                              
                                                    Tarçınlı parmak kurabiye (kahveyle nefisti)

       Mönüde bulunan  ıspanaklı böreğin fotoğrafı ne yazıkki unutulmuş..
Canım ellerine sağlık uzun süredir bir sofradan bu kadar tok kalktığımı hatırlamıyorum..                                                
                                         



18 Şubat 2013 Pazartesi



Olumlu bir gün, anlamlı bir gün, barışçı bir gün,
Huzurlu bir gün, neşeli bir gün, sağlıklı bir gün,
Başarılı bir gün, üzüntüsüz bir gün, değerli bir gün,
Keyifli bir gün, unutulmaz aşklarla dolu bir gün,
Velhasıl iyi, mutlu ve güzel bir gün olsun bugün, yarın ve daima...



Merhabalar, her zaman iştahla içilebilecek lezzetli bir çorba tarifi paylaşmak istiyorum sizlerle. Tarif çok eskilerden kalma kendi yemek tarif defterimden alıntı.. Buraya da bir dergiden kesip yapıştırmışım ( kimbilir yazmaya üşendim herhalde)




Düğün Çorbası

Malzemeler:  6 kişilik

300 gr. Parça et (küçük küçük doğranmış)
8 su bard. su
1 er adet soğan, havuç

Üzerine:
2 yemek kaşığı tereyağ-sıvı yağ karışımı
1 çay kaşığı Kırmızı toz biber

2 yumurta sarısı
1 kahve fincanı un
3 yemek kaşığı yoğurt
1/2 limon suyu
tuz

Hazırlanışı:
-Etleri 8 bardak su ile tencereye koyup pişirin, Köpüklerini kaşıkla alın.
 -Eti süzgeçle bir tabağa ayırın. Kalan et suyuna küp küp doğradığınız soğan ve havuçları ekleyin yumuşayana kadar pişirin.
-Bir kasede yoğurt yumurta sarıları un ve limon suyunu iyice çırpın.
-Çorbanın suyundan kaşık kaşık ilave ederek ılınmasını sağlayın.
-Etleri bu aşamada çorbaya ilave edin.
-Yumurtalı unlu karışımı da kaynamakta olan çorbaya yavaş yavaş ekleyerek karıştırmaya devam edin.
-15 dakika daha ağır ateşte pişirin.
-Tavaya aldığınız tereyağı- sıvıyağ karışımınında bir çay kaşığı toz biberi kızdırıp karartmadan çorbanın üzerine gezdirin. Sıcak servis yapın.


14 Şubat 2013 Perşembe







11 Şubat 2013 Pazartesi



Gününüz güzel, haftanız daha da güzel olsun..

Yılbaşı soframızdan bu tarif..


 Fırın poşetinde biberiyeli limonlu tavuk


Malzemeler:
  • Bir orta boy köy tavuğu (Çağdaş matketlerde bulabilirsiniz.)
  • 5-6 diş sarımsak
  • 5-6 sap taze biberiye
  • 1 limon suyu
  • Tuz,  kimyon
  • 3 yemek kaşığı tereyağ
  • Büyük boy fırın poşeti
Yapılışı:
-Tavuğu  üzerinde kalan tüylerini ocak ateşinde tütsüleyin, yıkayın.
-5 bardak kadar su ve dörde bölünmüş 1 adet kuru soğanve tane kararbiberle düdüklüde 20 dakika kadar pişirin. Tavuk suyunu tencerede bırakarak tavuğu süzgece alın ve ılımasını bekleyin parçalamamaya özen gösterin. (zaten köy tavuğu bu sürede ancak yumuşuyor)
-Rondoda sarımsak, tuz ve biberiyeyi iyice ezin, yumuşamış tereyağını kimyonu ve limon suyunu ekleyin.
-Yıkadığınız tavuğun her tarafına bu karışımı sürün. Tavuğun içine de bir fırça yardımıyla  bu karışımdan sürün. Birkaç diş sarımsağı tüm olarak içine yerleştirin.
-Ayaklarını çaprazlayarak sicimle birbirine bağlayın.  
-Tavuğu fırın poşetine yerleştirin. poşetin alt ucunda delik açık, ağzını kapatarak  (Poşeti  unlamayı unutmayın)
-250 derecede, fırının alt rafında tavuğun üzeri kızarana kadar pişirin.



Yanında iç pilav olmadan olmaz değil mi?


Tarifi yakında..



7 Şubat 2013 Perşembe


Yaradan; 
Göz vermiş güzellikleri görelim diye, Kulak vermiş iyi ve güzel sözleri işitelim diye,
Dil vermiş lisanımızdan güzel kelimeler dökülsün diye,
Kalp vermiş onunla güzellikleri hissedelim diye,
El vermiş iyi güzel yazabilelim yapalım diye
Ayrıca, Sizin gibi dostlar vermiş güzellikleri paylaşalım mutlu olalım diye.



    Kısa Antalya seyahatimde yol üzerindeki semt pazarından son anda aldığım rezenelerle yaptığım bu yemeğin çok faydalı ve lezzetli olduğunu keşfettik. Daha önceleri pişerken anason kokusunun yoğun olacağı korkusuyla denemeye çekinmiştim ama artık sıkça yapılacaklar listesinde kendileri..

Fotolar çok iyi olmasada  bir fikir verir umarım..




Ege'de 'Arapsaçı' namıyla anılan rezene Türkiye'nin farklı köşelerinde farklı isimlerle tanınıyor.  Diyarbakır'da 'Mayana' diye biliniyor. Adanalılar ise rezeneyi, 'Rezdane' ve 'Sincilip' olarak sofrasına taşıyor.

Bu faydalı bitki, semt pazarlarında ve aktarlarda satılıyor. Anasonla tat benzerliği çok kuvvetli olan rezene, hamilelere ve yeni doğmuş bebeklere şifa dağıtmayı kendine bir görev biliyor adeta... Hamileliğinin son günlerinde rezene çayı içen annenin sütü artarken, bu şifalı ot bebeğin gaz çıkarmasına da yardımcı oluyor.



Kaynak buradan


Faydaları ise saymakla bitmiyor..


Tohumu: Soslar, balık yemekleri ve ekmek yapımında kullanılabilir. Ayrıca yeni sürgünleri kışın salatalara eklenir. Tohumu çiğnenirse nefesi ferahlatır ve soluğun kokusunu temizler.

Yaprağı: Salata ve sebze yemeklerinin üzerine doğranır. Çorba ve yağlı balık yemeklerine katılır. Yaprakları kaynatılarak çay olarak içilir

Gövdesi: Körpe gövdesinden salata yapılır

Soğanı: Çiğ olarak dilimlenip sandviç veya salatalara eklenir. Ayrıca kök sebzesi olarak pişirilebilir.

Güzellik için: Tohum ve yaprağı kaynatılıp buharı yüze uygulanırsa gözeneklerin açılmasını sağlar ve cildi derinlemesine temizler.



Etli Rezene Yemeği


 6 kişilik

Malzemeler:
250 gr. kuzu eti, kusbası doğranmış
2 su bard. sıcak su
3 kök rezene,
1 orta boy sogan, ince dogranmis
4-5 yemek k. sizma zeytinyağ
1 çay kaşığı tuz, 
Karabiber

Terbiyesi:
1 yemek k. un
1 yemek k. limon suyu

Hazırlanışı:
-İlk bir kaç yapragi koparıp atın, yıkayın.

-Sap kısımlarını kalın olanlar hariç doğrayın ince yeşil dallarından bir tutamını ayırın.
. 
-Kök kısmını yemeklik doğrayın.
.

-Kuzu etini düdüklü tencerede biraz kavurup 2 bardak su ile pisirin.

-Yayvan bir tencereye soğan ve zeytinyağının ilave edin. 2-3 dakika kadar sote edin.
-Üzerine rezeneyi, pişmiş etleri, tuz ve karabiberi koyun, tencerenin kapağını kapatin.
- Orta isıda rezeneler yumuşayana kadar  pisirin.
- Kucuk bir kasede un ve  limon suyunu çırpın, yemegin suyundan 4-5 kasik alıp karıstırın.
- Tencereye karısımı yavaş yavaş ekleyin hafifçe karıştırarark kapagini kapatin 5 dakika daha pisirin.

-Yemegi servis tabaklarina koyun, Üzerlerine ayırdığınız ince yapraklarını kıyıp serperek servis yapin.

4 Şubat 2013 Pazartesi





Kalbiniz hangi güzel şey için çarpıyorsa, her doğan güneş size onu getirsin.



Kafkas kebabını televizyonda bir programda not almıştım . 
Bu kebabı yapan usta fırınlayıp çıkarttığında kebabın çevresine sarılan milföy hamurunun her tarafının çok güzel kızardığı görmüştüm fakat bizim yaptığımızda yanyana fırın kabına dizilen kebapların milföyü üzerleri kızarmasına rağmen yan tarafları öyle kızarmadı nedense..Bunu yapan ustanın taş fırında pişirmesine bağladım ama ben bir dahaki sefere daha aralıklı dizerek pişirmeyi deneyeceğim. Afiyet olsun.


Gelelim tarife:

Malzemeler: 4 kişilik

4 adet bostan patlıcan
1/2 kg. kebaba uygun et
8 ince dilimlenmiş domates
8 ince rendelenmiş kaşar peyniri
1 adet kuru soğan
3-4 diş sarımsak
1 yemek kaşığı salça
2 yemek kaşığı yağ
tuz, karabiber, kekik,vs.
kızartmak için sıvı yağ
8 adet milföy hamuru

Hazırlanışı:

Patlıcanlar alacalı soyulup içleri hafif etli kalacak şekilde oyulur, tuzlu suda bir süre bekletilir kurulanıp bol sıvı yağda her tarafı yumuşayana kadar kızartılır  kağıt havlu üzerine alınarak fazla yağı emdirilir.
Diğer tarafta et , kuru soğan, sarımsak sotelenir biraz kavrulunca salçası eklenerek tuzu ve baharatı ayarlanır. sıcak su ilave edilerek yumuşayana kadar pişirilir ( ben bu aşamaları düdüklüde çok kısa zamanda yapıyorum) 
Her patlıcanın içine etli karışımdan doldurulur.
Önceden yumuşatılmış Milföy hamurları merdane ile uzunlamasına açılır.Patlıcanın etrafına sarılarak fırın kabına dizilir.
Üzerlerine bir dilim domates rende kaşar peyniri konarak işlem tamamlanır. 
Fırın kabının tabanına çok az miktarda sıcak su konarak milföylerin kızarması ve kaşarların erimesi  sağlanır. 
Fırından çıkartılıp dinlendirilen kebaplar servise hazır edilir.

Not: 
-Milföy yerine ince yufkanın daha çok yakışacağını düşünüyorum, bir daha ki denememde öyle yapacağım.
-Patlıcanları kızartırken tamamen pişmiş olmasına dikkat edin zira yerken hafif sert kalan yeri olduğunda çok da hoş olmuyor..
-Fırın kabına en son konacak sıcak suda bir kaşık salçayı eritip öyle koymanızı tavsiye ederim.






CAFEDERYA

CAFEDERYA
Tasarım pastalar,kurabiyeler, cupcakeler. Ayrıca Ev yapımı hamur işleri, tatlılar, mezeler, yöresel lezzetler...

Atam İzindeyiz

Atam İzindeyiz

Blogroll

free counters

Popüper Yazılar

Blog Arşivi

Yukarı