Güzel ve bereketli bir ayın başlangıcında hepinize merhabalar, hayatın herşeye rağmen devam ettiği bir gerçek ne yazık ki. Annemin ölümüne hala alışamadım hep bir yerlerde sanki ya geldi ya gelecek gibi..
Çocukluğumda yaşadığım ramazanları yazmak istedim nedense bu sıralar hep annemle olan yaşamımdan kesitler var hayalimde, sıklıkla da rüyalarıma giriyor.Çocukluğumuzda Şimdilerde kaybolmaya yüz tutmuş bahçeli müstakil evimizde dört kız bir erkek kardeş anne baba hep birlikte sahura kalkar büyükler akşam ezanı top atılıncaya kadar, biz çocuklar da tekne orucu ( öğleye kadar tutulan oruca denirdi)tutardık . Oruç tutacak yaşlara geldiğimizde aynı hevesle sahura kadar uyumadan beklerdik bu arada ya ders çalışır ya da herkes kendi çeyizini hazırlamak üzere elişi yapardık. Erkek kardeşimle ilgili aklımda kalan araba merakından dolayı evdeki tencere kapaklarını direksiyon tokyo terlikleri de pedal vs. yapmasıydı. Erkek kardeşim çok yaramazdı. babam dört kızdan sonra doğan erkek kardeşimizin üzerine titrerdi, titredikçe de kardeşimin yaramazlıkları başımıza işler açardı o konuya girmiyorum bile.. Benim çocukluğumda en sevdiğim şeylerden birisi de annemler akşam komşu oturmasına gittiklerinde evi temizlemekti çünkü eve geldiklerinde annemden ''aferim kızım her yer tertemiz olmuş'' demesiydi. Bu söz beni çok mutlu ederdi..Anneciğim çok lezzetli yemekler yapardı özellikle patatesli peynirli boşnak böreği bu ayda daha bir sıklıkla yapılırdı.Yanına oturur bende börek yapacağımı, bana da hamurdan vermesini isterdim. bazen onu bunaltır hamur yerine oklavayı yerdim. Gündüzleri annem yemek yapmanın yanısıra çoğunlukla da mahallenin dikişini dikerdi. Hasta olsa bile dikişi bıraktırır iyileşince mutlaka diker bizimle sahibine gönderirdi, dikemeyeceğim dediğini hiç hatırlamıyorum. Birde annem çok güzel iğne vurur serum takardı. Babam ona askerden gelince iğne vurmayı öğretmiş. Herkes annemi hemşire sanırdı. Elinden gelmeyen iş yoktu. Annemin yemeklerinin yanısıra ev baklavası çok meşhurdu. Mahallenin bayram baklavaları ya bizim evde ya da isteyen komşunun evinde annem tarafından yapılırdı. Kızlar hala anneannem gibi güzel baklava yapan yok derler.. En küçük amcam annemin yemeklerini o kadar çok severdi ki ölümünü duyup geldiğinde bize sarılıp ağlarken ''İkinci annemi kaybetim, bekarlığımda ondan o kadar çok şey öğrendim ki dedi.. Rahmetli olan en büyük amcamın çok iş yapmayı sevmeyen rahmetli hanımı Fatma yengem hep anneme oturmaya gelmek için bahaneler arardı ve bulurdu gelince de ne yapayım Makbule nin çayı hiç boş olmaz mutlaka yanında yedirecek böreği pastası olur derdi.. hepsini rahmetle anıyorum..Ramazan akşamları camiye teravih için sıklıkla gittiğimiz de olurdu ama çocukluk işte bazen gülme krizimiz tutardı çünkü genelde önümüzde namaz kılan şişmanca teyzenin uzun ve geniş eteği bizim kafamıza takılırdı biz kafamızı kurtarmak için ha bire altında cebelleşirdik. Kuran kursuna da en çok yaz aylarında en yakın camide açılan kurslara katılarak öğrenirdik. Bütün duaları dört kardeşte o yaşlarda öğrendik. Bazende kurs çıkışında cami yolunun her iki tarafında da dizili olan sapsarı ayvalardan çalar elbisemize tüyünü siler iştahla yerdık.
Çocukluktaki ramazanlarda nedendir bilmiyorum çok rahatlıkla orucumuzu tutabilirdik, hemene hemen her sabah Polis radyosundaki müzik eşliğinde bütün ev, bahçe ve sokak girişi süpürülür, onlarca beton merdivenler hortumla yıkanır, merdiven başlarındaki çiçekler sulanır bir de üstüne üstlük ders çalışır okula giderdik akşama da iftarı heyecanla beklerdik. Hatırladığım bir detayda çok yaza gelen ramazanlarda yine bahçedeki hortumla başımızı, yüzümüzü, ayaklarımızı yıkar serinlemeye çalışırdık. Son yıllarda masa başı işim olmasına rağmen ne zaman oruç tutmaya kalktıysam hastanelik oldum, artık bu konuda inatlaşmıyorum. Bu günlük bu kadar güzel dostlarım. Fırsat bulduğumda oruç tutamasamda oruç tutanlara hazırladığım güzel iftar sofralarını paylaşmak istiyorum..Sevgiyle sağlıkla kalın..